Batı dünyasında aile yapısının yıkılmasının sancıları gün geçtikçe artarken, Türkiye bu konuda son kalesini korumaya devam ediyor. Fakat yayılmacı Batı kültürü, son yıllarda vahşi kapitalizmin baskısıyla tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aileyi hedef aldı. Medya yoluyla yürütülen bu durum, dijital platformlarla sınırlı kalınmayıp, herkesin izlediği prime time saatlerine yöneldi. Acun Ilıcalı’nın kanalı TV8’de yayına girmeye hazırlanan “Aşka Düşman” dizisi, yayınladığı fragmanla evlilik kurumuna adeta savaş açtı. ERKEK İÇİN CENNET KADIN İÇİN CEHENNEMMİŞFragmanı yayınlanan dizide bir anne kızlarına, “Evlilik dedikleri kadınlar için cehennem, erkekler için cennettir. Ben hiçbirinizi bir erkeğe köle etmeyeceğim” ifadeleriyle, evlilik kurumunun kadınların cehennemi olduğu vurgulandı. Evliliğin kötülendiği dizi, yayınlanan fragmanıyla büyük tepki çekerken, yapılan kara propaganda ile gençlerin evlilikten uzaklaştırılmaya çalışıldığı ve aile kurumunun dinamitlendiği de dikkatlerden kaçmadı. Ocak ayında TV8’de başlaması beklenen dizinin ilk yurt dışı satışı ise Gazze’de soykırım yapan, çoluk çocuk demeden vahşice katleden İsrail’in Achla TV kanalına yapıldı. ERKEK DÜŞMANLIĞI ÖN PLANDAAğır cinsiyetçi söylemler içeren dizinin fragmanında, “Erkekler ya kemiklerinizi ya kalbinizi kırar”, “Analar evlatlarına, erkekler de uçkuruna düşkündür”, ifadeleriyle tam bir erkek düşmanlığı empoze edilirken, ‘koca’ vasfı da karalanıyor. Son yıllarda artan bu erkek nefreti bir yandan da LGBT’ye kapı aralıyor. Zira feministliğin son yıllarda LGBT’ye evrilmesi, feminist yürüyüşlerde LGBT içeriklerin artması hiç tesadüf değil. Aşka Düşman dizisinin sadece fragmanı bile sosyal medya platformlarında eleştiri yağmuruna tutuldu. Cinsiyetçi söylemlerin kadınlar için olduğunda sorun, erkekler için olduğunda neden sorun olmadığı, nefret suçu işlendiği, aile ve insanlık düşmanı olduğuna yönelik yorumlar yapıldı. Fragman üzerinden Şikayetvar’a da başlık açılıp, söz konusu fragmanın yayından kaldırılıp, dizi içeriğinin incelenmesi talep edildi. SINIRLARI ZORLADIĞINIZIN FARKINDAYIZ Dizinin yapımcısı Acun Medya Genel Koordinatörü ve Acun’un çocukluk arkadaşı Esat Yontunç. Ekim ayında Cannes’da, “Yeni dizimizi tanıtmanın ve Türkiye’de TV yapımcılığının sınırlarını zorlamanın heyecanını yaşıyoruz” ifadeleriyle dizinin tanıtımını yapan Yontuç, sınırları zorladığının farkında. Yönetmenliğini Mesude Eraslan’ın yaptığı dizinin senaristleri ise Eylem Canpolat ve Ozan Aksungur. Doğduğun Ev Kaderindir, Sefirin Kızı, Kavak Yelleri ve Tuzak gibi dizilerde imzası bulunan senarist Canpolat, erkeklerin aynı evde hem karısı hem sevgilisi ile birlikte yaşadığı senaryolar da kaleme aldı. AİLESİZ TOPLUM NORMALLEŞTİRİLİYOR Aşka da aileye de düşman olan “Aşka Düşman” dizisi, toplumun temel taşlarını dinamitliyor. Üstelik bu gibi içerikler başka televizyon dizilerinde de var. Kıvanç Tatlıtuğ ve Serenay Sarıkaya’nın oynadığı ismi “Aile” olan dizide, “Aile bütün kötülüklerin iyi niyetle yapıldığı yerdir” ifadeleriyle, ailenin güvenilmez ve kötü bir yer olduğunun altı çizildi. Elbette diziler tek başına sorumlu tutulamaz. Ancak toplumu yönlendirme, manipüle etme, davranış aşılama konusundaki etkileri de tartışılamaz. Bu tarz yapımlar, tıpkı LGBT’nin normalleştirilmesi gibi ailesiz bir toplumu da normalleştirmeye hizmet ediyor. Bölgede bir ilk: 12 bin yıllık Hasankeyf’te bulundu Batman’ın Hasankeyf ilçesinde yürütülen kazı çalışmalarında, ilk kez sağlık alanında kullanılan şifa tası ile iki zihgir (okçu yüzüğü) bulundu. UNESCO’nun Türkiye’de koruma altına aldığı ilk eser: Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’ndaki restorasyonda sona yaklaşıldı Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’ndaki restorasyon çalışmalarında sona yaklaşıldığını bildirdi. Şimşek, Divriği ilçesinde düzenlenen "Alternatif Turizm Buluşmaları" çalıştayına katıldıktan sonra UNESCO’nun Türkiye’de koruma altına aldığı ilk eser olan ve restorasyonu süren Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda incelemede bulundu.Divriği Kalesi’nde 2 bin yıllık obje bulunduSivas’ın Divriği ilçesinde 2008 yılında başlayan ve yaklaşık 10 yıl süren arkeolojik kazıların sona ermesiyle gün yüzüne çıkan tarihi objeler sergilenmeye başlandı.
Bir yanıt yazın