Balkanlar’ın milli içeceği: Türk kahvesi | Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

Balkanlar’ın milli içeceği: Türk kahvesi | Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

yazar:

kategori:

Ayhan DemirBalkan halklarının vazgeçilmez içeceği olan kahve, bazı küçük ses değişimleriyle, dünya dillerine geçmiştir. Kahve, Bosnaca ‘kahva’, Hırvatça ‘kava’, Sırpça kafa, Arnavutça, Bulgarca, Makedonca ve Yunanca ‘kafe’ ve Romence ‘cafea’ şeklinde isimlendirilir. Türk kahvesi Bosna’da “Bosanska kahva”, Sırbistan’da “Srpska kafa” ve Yunanistan’da “Ellinikos kafes” olarak anılmaktadır.Kahvenin, Bosna’da neredeyse beş asırlık bir geçmişi vardır. Bosnalılar, Türklerden aldıkları bu kültürü, yüzyıllar boyunca yaşatmışlardır. Bosnalılar için kahve, sıradan bir içecek değildir. Bu sebeple, ister zengin olsun ister fakir; ister genç olsun ister yaşlı hiç fark etmez. Bosnalılar, günün erken saatlerinden gece yatıncaya kadar birkaç fincan kahve içerler. Sohbetin, muhabbetin, misafirperverliğin, rahatlık ve huzurun, keyif ve eğlencenin bir vesilesidir. Bosnalılar, günün erken saatlerinden gece yatıncaya kadar birkaç fincan kahve içerler. Günün ilk kahvesi kahvaltıdan önce aç karnına içilir.Bosna’da kahve tüketimi, hazırlanışından ikram edilişine, başlı başına bir seremonidir. Kahve, bakır tepsi üzerindeki, bakır cezve ve bakır zarf içerisindeki kulpsuz porselen fincan ile servis edilir. Tepside, kahvenin yanı sıra, su ve lokum (rahat lokum) da bulunur. Çünkü kahvenin en yakın dostu lokumdur.Banya Lukalı iki Osmanlı vatandaşının yer aldığı bu kartpostalda olduğu gibi, bazı kahvehanelerde, güğüm veya ibrik ile kahve servisi yapılır. Yine bazı yerlerde, kahveye, sigara da eşlik eder. Elde veya uzun bir çubuğun ucunda içilir. Başka birçok kartpostalda görüldüğü üzere; kadınlar da sigara içerler. Kahve ve sigara birlikteliği, Bosna atasözlerine bile yansımıştır: “Cami minaresiz, kahve sigarasız olmaz.” Ve bir başkası: “Sigarasız kahve, imansız Türk’e benzer.”Misafirliğe gidilirken, ev sahibine hediye olarak, mutlaka kahve ile küp şeker götürülür. Ev sahibi de mutlaka misafirine kahve ikram eder. Böylelikle misafirine verdiği önemi göstermiş olur. Misafire önce karşılama kahvesi (doçekuşa), ardından sohbeti koyulaştırma kahvesi (razgovoruşa) ve misafirin gitme vaktinin geldiğini hatırlatan son bir kahve (sikteruşa veya sikter kahva) içilir.Eskiden Türk kahvesine sadece kahve (kahva) denilirdi. Çünkü tek kahve o idi. Diğer kahve türleri ortaya çıkınca, geleneksel kahve, Türk kahvesi (Turska kahva) olarak isimlendirildi. 1992-95 Bosna savaşından sonra da Bosna kahvesi (Bosanska kahva) ifadesi yaygınlaştı. Kahve, en azından Boşnaklar için, ulus inşa etme sürecinde sağlam bir zemin vazifesi gördü. Bosna kahvesi yapılırken ise önce bakır cezve içerisine kahve konulur. Daha sonra bir süre kısık ateşte kavrulur. Ardından cezveye sıcak su ilave edilerek, kaynatılır. Köpürmeye başlayınca, biraz daha sıcak su ilave edilir. Kulpsuz porselen fincana önce kaymak (kahve köpüğü), ardından cezvede kalanı konulur.Bölgesel ve mahalli farkların olması tabiidir. İsimlendirme, hazırlanış ve tadında ufak tefek farklılıklar olsa da neticede yudumlanan yine Türk kahvesidir.Daha yüzyıl önce birlikte yaşıyordukToplumda Suriye kültürünün, Türk kültüründen uzak olduğuna dair olumsuz bir algı olduğunu ve bu algının art niyetli olarak toplumda inşa edilmeye çalışıldığını ifade eden Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, “Hâlbuki Suriyelilerin önemli bir bölümü Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye geldi. Suriye’nin kuzeyi bizim Kilis’le, Antep’le, Urfa’yla, Mardin’le çok benzer bir kültüre sahipler. Ve çok değil, bu insanlar 100 yıl önce zaten birlikte yaşadığımız insanlar” açıklamasını yapıyor. Kayseri’deki olayların Türk halkının doğal bir tepkisi olmadığını ifade eden Adıgüzel, “Bu olaylarda suç odaklı hareket edecek bir kitlenin harekete geçirildiğini söyleyebiliriz. Gözaltına alınan yaklaşık 500’e yakın kişinin 300’e yakını yüz kızartıcı suçlardan sabıkalı. Türk toplumuna yakıştırmayacağımız ne kadar suç varsa bunların bir veya birkaçını işlemiş bir güruh tarafından bu eylemin yapıldığını görüyoruz. Bu eli silahlı güruh, Türk toplumunu temsil etmiyor” diyor.Çöpten sinema evine bir Yeşilçam hikayesiAdana’da uzun yıllar sinema makinistliği yapan Sabri Şenevi, küçük yaşlardan bu yana biriktirdiği yüzlerce film, afiş ve sinema makineleriyle evini müzeye dönüştürdü. Evine gelen ziyaretçilere nostaljik filmler izleterek eski anılarına yolculuk yaptırıyor.Asırlık gelenekler Kültür Yolu’nda yaşatılıyorDört yıldır farklı şehirlerde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali, Karadeniz’in yeşil doğasına Akdeniz’in sıcak iklimine kadar her şehrin kendi özgün geleneklerini, el sanatlarını, yerel lezzetlerini ve kültürel etkinliklerini ziyaretçilere sunuyor. 16 şehri dolaşan Kültür Yolu Festivali Bursa’daki “Çiçeklerin Düğünü” İpek İğne Oyası Sergisi ile “Coğrafya Geleneğin Kaderi: İznik Sergisi”ni, Trabzon’daki “Coğrafya Geleneğin Kaderi: Trabzon” Sergisi gibi etkinliklerle o şehrin ve bölgenin asırlara dayanan kültürel değerlerini ön plana çıkartmaya devam ediyor.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir