Bir modern zaman destanı: Kimse kalmadığında bunu hatırla | Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri

Bir modern zaman destanı: Kimse kalmadığında bunu hatırla | Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri

yazar:

kategori:

Şükrü TokyılmazSilvan Alpoğuz’un Ekim ayında Ketebe’den çıkan yeni romanı, geçmişle gelecek arasında, kuşaklar ve hayatlar arasında bağ kurmaya, kendisinin gerçekte kim olduğunu bulmaya çalışan bir gencin epik hikâyesini anlatıyor. “Kimse Kalmadığında Bunu Hatırla”, Milli Mücadele dönemi ve 1980’li yılların eşsiz atmosferinde; sırların, aşkın ve mücadelenin izini sürüyor.Hakkı, yaşı tutmamasına rağmen yanında çalıştığı kişi tarafından oğlu yerine cepheye gönderilir. 16 yaşında sürüldüğü bu ateş hattı Hakkı’nın hayatında kayıp geçmişiyle yüzleşeceği bir kırılma noktası oluşturur. Küçüklüğünde Kadıncık Ana isimli ihtiyar bir kadından dinlediği arkaik hikâyeler ona gerçek kimliğini hatırlatır; köle olarak çalıştığı toprakların aslında kendisine ait olduğunu, saf bir sevgiyle bağlandığı Esma’nın onu hiç terk etmediğini öğrenmesini sağlar. Böylece savaş sonrasında da cephedeki gibi mücadelesini sürdürmeye başlar Hakkı. Ne var ki bu mücadele bir kaderdir ve seksenli yıllarda akan hikâyede Hakkı’nın 7 yaşındaki torununun hayatında kendini yeniden gösterir. İNSAN KENDİNİ BAŞKASINDAN ÖĞRENİRİç Anadolu’nun derinliklerinde, zorluklarla dolu ama pes etmeyen bir yaşamın hikâyesi bu roman. Mustafa karakterinin kitabın bir yerinde Melek’e söylediği gibi, “İnsan kendini bir başkasıyla öğrenir,” teması, Alpoğuz’un güçlü kalemiyle sayfalar arasında can buluyor. Bozkıra sürülen Alman profesörlerden, mesleğini bırakmak isteyen abdallara kadar, bu destan Anadolu’nun inanç dünyasını metaforlarla resmediyor.“Kimse Kalmadığında Bunu Hatırla”, sadece bir hikaye değil, aynı zamanda Anadolu insanının kimliğini, inancını ve sevgisini derinlemesine keşfetme yolculuğu. İktidar ve güç kavramı kitap boyunca farklı açılardan karşımıza çıkıyor. Yazar bu eserde tarihi ve günümüzü aynı noktada buluşturarak okuyucularını unutulmaz bir serüvene davet ediyor.Romanın son sayfasında yankı bulan şu sözle noktalayalım: “Birini bırakmalıydı insan ardında, hikâyesini bilen ve sevgisine şahitlik etmiş.”“Hay Hak!” nidasının peşinde bir sinemaYâr Bana Bir Eğlence/Teoriden Pratiğe Karagöz’den Sinemaya adlı kitabında Murat Pay, topraklarımızda ortaya çıkan Karagöz oyununun sinemanın öncesi olup olup olmayacağını sorguluyor.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir