Aslı GülMurat Yıldız’ın ilk romanı Dillendiremediğim Elveda, Gece Kitaplığı etiketiyle okurla buluştu. Roman, farklı karakterlerin hayatındaki kırılma noktalarına odaklanıyor. Vedaların, yeni yolların insana katkısını sorguluyor. Bu anlamda romanın, toplumun gölgesinde kalan küçük insanların yaşadıkları büyük acıları ve bunlarla nasıl başa çıkmaya çalıştıklarını anlatıyor diyebiliriz. Özetle; heyecan verici yolculukların, arayışların ve nihayetinde vedasını vermek için mücadele eden hayatların hikâyesi bu sayfalarda okurunu bekliyor.VEDAYA YÜKLEDİĞİMİZ ANLAMLARYıldız bu anlatısında asla arkaya bakmayan, sürekli özverili bir yolculukta çırpınan karakterlerin hayatına odaklanıyor. 19. yüzyılın sonlarında geçen roman, yaşadığı adadan ilk defa ayrılacak olan genç karakterin, Yavuz adında dağılmış bir denizciyle karşılaşmasıyla başlıyor. Nihayetinde iki adamın da vedalara yüklediği anlamlar farklı şekillerde tezahür ediyor. Yazar, veda olgusunu yaşamdaki sessiz çığlık olarak tanımlarken, toplumun hemen hemen her kesiminde kendine yer edinmiş, iz bırakan bir eylem olduğunu satır aralarından okura aktarıyor. Sonuç olarak hayata dışarıdan bakan ve hayatın yönlendirmesine elinden geldiğince karşı çıkan karakterlerin yaşamları Dillendiremediğim Elveda’da kesişiyor.Buyurun sofraya yemeği tartışmayaNe yiyoruz, yediğimiz yiyecekler nereden geliyor ya da nasıl tüketiliyor? Bu tartışmalar hep vardı ve gelecekte de devam edecek. Gıdayı sofraya değil, tartışma masasına yerleştiren “Yemek Savaşları” kitabında yemeği tarihsel mercekten okumaya, yüksek sesle tartışmaya var mısınız?
Bir yanıt yazın