İki derecenin oturumu dünyayı kucaklamaya yaklaşıyor | Aktüel Haberleri

İki derecenin oturumu dünyayı kucaklamaya yaklaşıyor | Aktüel Haberleri

yazar:

kategori:

360 Enerji A.Ş Genel Müdürü Dr. Cihad Terzioğlu, Sözleşmenin EK-1 ve EK-2 katılımcı listesinde olan Avrupa Birliği ülkelerinin, ‘İklim değişikliği hedeflerine giden yolda adil ve kapsayıcı bir kalkınma sağlamak’ amacıyla Avrupa Parlamentosu’nda bir araya gelerek 2021 yılında yürürlüğe aldığı Avrupa Yeşil Mutabakatı iklim yasasına değindi. Mutabakat ile karbon emisyonlarını 2030 yılında %50 oranında azaltmayı ve 2050 yılında karbon-nötr bir Avrupa kıtasına ulaşma hedefleriyle birlikte gündemde olan yeşil ekonomiye geçiş aşamaları ve finansman desteklerini de kapsayan düzenlemelerin bir parçası olan sınırda karbon vergisi düzenlemesi ile taşıt üreticilerinin elektrikli ve hibrit araç geliştirmeye odaklandığını ve mobilitede enerji dönüşümünün hız kazandığını ifade etti.Türkiye’nin İklim Değişikliği Sözleşmesine 2004 yılında katıldığını, 2016 yılında Paris Anlaşması’nı imzalayan 176 ülkeden biri olduğunu ve Avrupa Yeşil Mutabakatının da muhatapları arasında bulunduğunu aktaran Terzioğlu, Türkiye’nin 2035 ve 2053 Ulusal Eylem Planı’nda çevre ve enerji konularında da yer vermesini, bu doğrultuda 2053 net sıfır karbon hedefinde mobilitede dönüşüm ve yenilenebilir enerjide alınan yola değindi.Terzioğlu, “Türkiye, 2053 sıfır emisyon hedefi doğrultusunda, emisyon salınımında %22’lik pay ile 3. en büyük etken olan kara ulaşımında içten yanmalı araçlar yerine elektrikli araçların kullanımını arttırmaya yönelik hamlelerin meyveleri, TÜİK’in Temmuz ayı itibariyle açıkladığı verilere göre yollarda bulunan elektrikli araç sayısının yaklaşık 33.000 adede ulaşması ile kendini gösteriyor. Elektrikli araç şarj istasyonlarında ise EPDK Enerji Dönüşümü Dairesi’nin verilerine göre Türkiye’de 2023 Eylül ayı itibariyle kayıtlı 4221 adet istasyonda 6633 adet AC ve 2228 adet DC (hızlı şarj) soket olmak üzere 8861 şarj noktası bulunmakta. Her 14 araç başına 1 DC soket oranıyla Türkiye, Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. Mobilite dönüşümünde bizim için gurur verici istatistiklere sahip olmamızla birlikte henüz yolun başındayız, daha alınacak uzun yolumuz ve benzer başarılara ulaşmamız gereken daha bir çok alan var” dedi.360 Enerji A.Ş. Elektrikli Araç Şarj Ağı Direktörü Mehmet Kerem Sarp’ın aktardığı bilgilere göre elektrikli araç şarj hizmeti, mobilitede elektrikli araç dönüşümünün en etkili katalizörü durumunda. Şarj Ağı piyasasında hizmet veren 141 adet firma olduğunu, bu firmaların 98’inin en az bir istasyon kurulumu gerçekleştirdiğini, Şarj Hizmeti Yönetmeliği kapsamında 50 adet ünite kurulumu şartını yıl sonuna kadar yerine getiren firmaların sayısında büyük bir artış beklediğini ileten Sarp, piyasadaki firmaların ve ünitelerin artmasıyla müşteri hizmetleri, teknik destek ve ünitelerin emre amadelik oranlarında rekabetçi bir artış yaşanacağını, bunun da elektrikli araç sayısına pozitif geri dönüşleri olacağını belirtti. Bu artışla birlikte arka planda çalışan siber güvenlik, bankacılık sistemleri, haberleşme teknolojileri gibi altyapı sistemlerine yönelik milli ar-ge çalışmalarının da artacağına inandığını ekledi. EPDK’nın geliştirdiği ‘Şarj@tr’ mobil uygulaması ile vatandaşın Türkiye’nin dört bir yanındaki bütün şarj ünitelerinin lokasyon, arıza, müsaitlik ve randevu durumunu, kWh başına ücreti, soket sayısını, soket gücünü ve şarjlama enerjisini yenilenebilir enerji kaynağından alıp almadığını dahi görebilmesini sağlayan hizmetinin enerjide ve mobilitede dijital dönüşümün ortak paydası kapsamında değerlendirdi ve desteklediğini iletti. 2053 net sıfır karbon hedefine de değinen Sarp, elektrikli araçlar tamamıyla yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elde edilen elektrikle şarj edilmediği sürece mobilitedeki dönüşümün tam bir anlam ifade etmeyeceğini, şarj ağı lisansı sahibi firmaların yenilenebilir enerji garanti sistemi (YEK-G) kapsamına alınmasını olumlu karşıladığını ve ileriki süreçte düzenlemelerle desteğin artmasını beklediğini söyledi.TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Adil Karaismailoğlu’nun geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada 2023 itibariyle 2.6 GW olan elektrikli araçlardaki güç talebinin 2053 yılında 64.46 GW mertebesine çıkacağını ve 37.946 adet sokete ulaşılmasını hedeflediklerini belirtmesiyle birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan elektriğin şebekeye istenilen saatte ve düzenli olarak sağlanabilmesine yönelik teknolojiler önem kazanıyor. Kasım 2022’de yürürlüğe giren mevzuat ile güneş ve rüzgar enerji santrallerinin depolama tesisiyle entegre olarak kurulabilmesinin yolunun açılmasının ardından Eylül sonu itibariyle 400.000 MWh kapasitenin üzerinde depolama tesisi başvurusu bulunmakta. Yenilenebilir enerji santrallerinin baz yük santralleri gibi ihtiyacın olduğu saatlerde devreye girebilmesini sağlayacak olan enerji depolama tesisleri, enerji talebinde yaşanabilecek gün içi ve dönemlik dengesizliklere karşı enerji arz güvenliği sağlayabilme kabiliyetini kazanarak konvansiyonel enerji üretim santralleri ve kara ulaşım araçlarından kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılmasında önemli bir araç oluyor.Yenilenebilir enerjinin finansal faydalarına bakıldığında ise, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hayatımıza giren ‘Sınırda Karbon Vergisi’ düzenlemesi gereğince, Avrupa Birliği sınırlarına giren bir ürünün üretimi esnasında tüketilen enerji doğrultusunda açığa çıkan her 1 ton CO2 başına eklenecek olan vergi tutarı, sanayilerde yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının artmasıyla düşecek ve Türkiye’nin ihracatta daha rekabetçi fiyatlar sunabilmesinin önünü açacaktır. Kurulan santraller ile birlikte karbon piyasasında karbon denkleştirme (carbon offset) faaliyetlerinin de yürütülmesinin yolunu açarak hem enerjide dışa bağımlılığı azaltmasıyla hem de karbon kredisi ticaretiyle ülke ekonomisine destek olacaktır.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir