Olmak istediğim çocuğa dair bir numune: Tom Sawyer | Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri

Olmak istediğim çocuğa dair bir numune: Tom Sawyer | Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri

yazar:

kategori:

M. FATİH KUTLUBAYÇocukluğumum kitap kahramanı kim? Mark Twain’i hâlâ keyifle okuyan bir okur olarak bu soruya cevabım Tom Sawyer olurdu. Uçarı ve özgür Tom’un bendeki yerine geçmeden önce bir obje olarak kitabıyla kurduğum bağdan bahsetmem gerek. Ben ilkokuldayken Altın Çocuk Kitapları diye bir seri vardı. Şimdilerde daha çok bestseller basan bu yayın evinin çocuklar için çıkardığı o seçkinin kitaplarına hem sınıf kitaplığımızda hem de okulumuzun yanındaki Çağdaş Çocuk Kütüphanesi’nde sıkça rast gelirdim. Kapaklarında bizim Çiko diye bildiğimiz, Bruno Amadio’nun meşhur Ağlayan Çocuk tablosunun üslubunu andıran kiç çizimleri, saman kâğıda ucuz baskısı ve göz yoran Times New Roman fontu ile evlere şenlik bir seri. Yaşları benim gibi otuzun üzerinde olanların hatırlayacağından eminim. Kapağından başka resim barındırmadığı hâlde bugün sanki sayfalarca resim içeren bir seri gibi hatırlıyorum Altın Çocuk Kitapları’nı. İşte Tom Sawyer’i da o seride okumuştum. Mark Twain’ın yanında Jules Verne, Charles Dickens, Alexander Dumas, Jonathan Swift, Gülten Dayıoğlu’nu da yine aynı seri sayesinde tanımıştım.Bugün Tom Sawyer’a dair aklımda net bir portre yok belki ama onun akıllı, ele avuca sığmaz, yaramaz ancak şımarık olmayan bir çocuk olduğunu hatırlıyorum. Belki beni etkileyen tarafı da buydu. Olmak istediğim çocuğa dair bir numune saymış olabilirim onu. Dozunda yaramazlıklar yaptığı hâlde sevilmeye devam ediyordu. Bir kere özgürdü Tom. Köy sayılabilecek kadar küçük bir kasabada kafasına estiği gibi yaşıyordu. O yaşlarda yaz tatilinde köye gidip derede balık tutmayı, ormanda kamp yapmayı, gölde yüzmeyi iple çektiğimden Tom’un maceralarını okudukça köye olan özlemim artıyordu. Metinlerde mekânın güçlü şekilde verilişini o yaşımda dahi önemsiyor olacağım ki kitapta Twain’in çizdiği on dokuzuncu yüzyıl Amerikan taşrasını izlediğim filmlerle kolaylıkla bağdaştırmış, gözümde canlandırmıştım. Tabii serde biraz da kovboyluk olunca Tom, başka zamanda yaşayan uzak ülkedeki bir çocuğun bilmediği zamanlarda bilmediği bir coğrafyaya girişi için en uygun kahramanı oluvermişti. Tom aynı zamanda gözü karaydı, sıkı bir maceracıydı. Cinayete tanık olduktan sonra arkadaşları Joe Harper ve Huck ile kasabayı terk edip adaya yerleşmişti. Orada kendilerine bir hayat kurmanın başlangıcındaydılar. Hikâyenin tam burası bana ilk versiyonunu yine o yaşlarda okuduğum ve bir başına sıfırdan kurduğu hayata epey özendiğim Robinson Crusoe’yu da hatırlatmıştı. Hem çocuklardı hem Robinson. Onlara imrenip bahçedeki nar ve portakal ağaçlarına ağaç ev yapmaya giriştiğimi de tam burada söylemeliyim. Sonuç olarak Tom her macerasında benim de içimdeki maceracıyı uyandırmayı başarabilen ve özlem duyduğum uzaklara götüren bir kahraman olduğu için onu çok sevmiştim. Kitaplığımda resimli yeni bir baskısı var. Arada açar, Tom’la ve çocukluğumla özlem gideririm.Artık ‘Benlik bir şey yok’tuİlk kitabı Tuhafiye’yi Mecaz Yayınları etiketiyle okurla buluşturan Betül Yeşil Çelik kitabının yayınlandığında hissettiklerini anlatırken, “Nihayetinde kitabım artık muhatabına ulaşmak için yola çıkmıştı ve tabiri caizse artık ‘benlik bir şey yok’tu. Bu hissi çok garipsedim” diyor. Geride kalan bir ömürAntoine Compagnon’un yazdığı Geride Kalan Bir Ömür/ Edebiyatta Sonlar Ketebe Yayınları arasında okurla buluştu. “Edebiyatın ölüm, yas ve melankoli ile önemli bir bağı vardır” kanaati bağlamında adım adım ölüme yaklaşan insanın geride kalan ömrünün savunması olarak da okunabilir kitap.Zamanın bereketli şahidi Emine Semiye Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı, Fatma Aliye’nin kız kardeşi olan Emine Semiye, evde Türk ve yabancı öğretmenlerden özel eğitim aldı ve genç yaşta Arapça Farsça Fransızca öğrendi. Babası zaten devrin en önemli tarihçisi, edebiyatçısı ve akil adamlarından biriydi.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir