Pazar günü evladını evlendiren anne baba gibi | Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

Pazar günü evladını evlendiren anne baba gibi | Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

yazar:

kategori:

Annie Ernaux, Babamın Yeri isimli kitabında “Bütün fotoğraflar pazarları çekilirdi, insanların daha çok zamanı olur pazar günleri, daha iyi giyinirlerdi” diyor. Elbette yazar burada eski zamanlardan bahsediyor fakat biz de telefonumuzun hafızasını kucalayıp, Ernaux’un iddiasına yönelik kanıtlar bulabiliriz. Pazarları daha çok fotoğraf çekiyor olabilir miyiz? Daha mutlu, daha çok gezen, dinlenen, konuşan insanlar olabilir miyiz? Bu hafta senarist-yazar Hilal Çelenk’le pazarların dedikodusunu yapacağız. Hatta belki de bu soruların cevaplarına yaklaşacağız. İlk olarak Çelenk’ten pazarlarının nasıl geçtiğini dinleyelim: “Klasik bir pazar günüm olmadı. Pazar günlerinin hayatımdaki yeri farklı dönemleri içerir. Birincisi ortaokulu da kapsayan çocukluk dönemim. Annem-babam çalıştığı için pazar günü demek anne-baba evde demek, sabah yumurtalı ekmek kokusuna uyanmak demekti. Mevsim kış ise televizyon izlerdim. Yumurcak isimli yabancı bir dizi vardı, çizgi romandan uyarlama. Çok severdim. Peşinden kovboy filmleri gelirdi. Yaz aylarında ise pazar günü denize giderdik. Geyikli’de geçti çocukluğum. Denizden çıkmak istemezdim. Diğeri lise ve üniversite dönemim… Yatılı okuduğum için hafta sonları evci çıkardım. Pazar günü tatilin son günü demekti yani. Gençlerin eğlendiği çay partileri olurdu gündüzleri. Bazı pazarlar o partilere giderdik. Üniversite de ise pazar günleri çocuk oyununda oynadığım için oyunda olurdum. Veya provada… Bu uzun bir süre böyle gitti. Tiyatroda oynadığım zamanlar tatil günüm pazartesiydi. Diğer dönem ise senaristlik hayatıma başladığım ve hâlâ da devam eden dönem. Senaristlik ve yazarlık hafta içi çalışılan hafta sonu tatil olan bir meslek olmadığı için pazar günü kavramım yoktu. Ama eğer çalışmıyorsam pazar günleri mutlaka Fenerbahçe Parkı’nda arkdaşlarımla bisiklete binerdim. Tenis oynardım. Aaa şunu eklemek isterim, nasıl unuttum: Pazar günleri gazetelerin ekleri okumayı çok severdim. Kültür-sanat, magazin, gezi, karikatürler… Şu an ise pazar günleri sokağa çıkmamaya çalışıyorum.”Pandemiyi hatırlayıp pazara şükretmek Malum pazarlar hepimiz için biraz da sıkıncı olabiliyor. Çelenk’e bugün sıkılmamak için önerisi olup olmadığını soruyoruz. Bize, “Pazar günleri sıkıntılı mı olunuyor?” diyor gülerek. Ardından da “Tavsiyede bulunamam çünkü çok kişisel bir durum. Büyükşehirde yaşayanlar için farklı, küçük yerlerde yaşayanlar için farklı, çocuklar için farklı, gençler için farklı, çalışanlar için farklı, bekarlar için farklı, evliler için farklı… Ama bir dakika, pazar gününü sıkıntılı bulan, geçiren varsa tavsiyem şu olur, pandemi dönemini hatırlasınlar” ifadelerini kullanıyor. Film izleyip yorumlayalımÇelenk’e film önerisi sorduğumuzda ise “Pazar günü aile bireyleri ile ortak izleyecekleri bir film olabilir. Aslında benim tavsiyem filmi izledikten sonra herkesin bir değerlendirmede bulunması” diyor. Sıra kitaplara gelince de şunları söylüyor: “Pazar günlerine özel aman bu kitabı da pazar günü okuyayım dediğim olmadı. Ama çocuklara kendi kitabımı Emir Demir İksirin Peşinde ve büyüklere Peynirli Makarna’yı tavsiye ederim. İkisi de sıkılmadan okuyacakları eğlenceli kitaplar.”Favori mekânım evim, bahçem, balkonum”Pazar günü görüştüğü arkadaşları var mı” diye sorduğumuzda da, “Arkadaşlarım ile zamansız görüşebiliyorum. Ama kızım çalıştığı için pazar günleri onunla görüşüyoruz” diyor. Gelelim pazarlarının favori mekânına… Çelenk, “Eğer İstanbul’daysam ve kızımla buluşmayacaksam pazar günü favori mekanım evim” diyor ve ardından da şu cümleleri kuruyor: “Çünkü çok kalabalık oluyor ve dışarıda olmayı o zaman sevmiyorum. Kızımla buluştuğumuz zamanlar kaliteli hizmet alabildiğimiz birkaç mekanımız var Moda’da. Oraya gidiyoruz. Uzun uzun kahvaltı yapmayı seviyoruz. Geyikli’de isem, balkonumuz, bahçemiz. Çünkü orası da pazar günleri çok kalabalık oluyor.”Düğün sahibi çift gibiEn güzel ve en kötü pazarlarını sorduğumuzda ise günleri hiç bu şekilde kodlamadığını, geçmişi de güzel anılarıyla hatırladığını ifade ediyor. Çelenk, senaristliğin mesai kavramı olmadığını hatırlarak pazarlarını zaman zaman çalışarak geçirdiğini de belirtiyor. Geldik son soruya: Pazar günleri bir insan olsaydı, nasıl biri olurdu? İşte Çelenk’in cevabı: “Pazar günü kızını veya oğlunu evlendiren, düğün sahibi bir çift (anne-baba) gibi olurdu.”Mustafa Cambaz için objektifler Filistin’e çevrildiYeni Şafak Gazatesi’nde uzun yıllar emek veren ve 15 Temmuz gecesi haince öldürülen gazeteci ve foto muhabiri Mustafa Cambaz için Albayrak Medya bu yıl dördüncü kez Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması düzenliyor. 2024 yılına özel olarak belirlenen “Yeni Şafak Gazetesi Gazze Özel Ödülü” ise Yeni Şafak Gazetesi tarafından “Gazze’nin Sesini Duyuran Objektifler” başlığı altında verilecek.Arşivime başörtüsü haberlerini biriktirerek başladımEmekli Öğretmen Seyfi Günaçtı, 67 yıldır biriktirdiği gazete arşivini farklı konu başlıklarında tasnif ederek dosyalıyor. Bu alışkanlığın başörtüsü haberlerini takibiyle başladığından bahseden Günaçtı, “O yıllarda başörtüsü gündemdeydi. Ben de ‘Ben bunları biriktireceğim sonra yarın birileri ‘Biz bunu söylemedik’, ‘Biz bunu yapmadık’ diyemesin’ diye düşünerek biriktirmeye başladım. Sadece başörtüsü haberlerleriyle ilgili 12 dosyam var” diyor. Daha yüzyıl önce birlikte yaşıyordukToplumda Suriye kültürünün, Türk kültüründen uzak olduğuna dair olumsuz bir algı olduğunu ve bu algının art niyetli olarak toplumda inşa edilmeye çalışıldığını ifade eden Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, “Hâlbuki Suriyelilerin önemli bir bölümü Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye geldi. Suriye’nin kuzeyi bizim Kilis’le, Antep’le, Urfa’yla, Mardin’le çok benzer bir kültüre sahipler. Ve çok değil, bu insanlar 100 yıl önce zaten birlikte yaşadığımız insanlar” açıklamasını yapıyor. Kayseri’deki olayların Türk halkının doğal bir tepkisi olmadığını ifade eden Adıgüzel, “Bu olaylarda suç odaklı hareket edecek bir kitlenin harekete geçirildiğini söyleyebiliriz. Gözaltına alınan yaklaşık 500’e yakın kişinin 300’e yakını yüz kızartıcı suçlardan sabıkalı. Türk toplumuna yakıştırmayacağımız ne kadar suç varsa bunların bir veya birkaçını işlemiş bir güruh tarafından bu eylemin yapıldığını görüyoruz. Bu eli silahlı güruh, Türk toplumunu temsil etmiyor” diyor.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir