Sosyal milliyetçi bir hareket: Kadro Dergisi | Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri

Sosyal milliyetçi bir hareket: Kadro Dergisi | Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri

yazar:

kategori:

Erdem Dönmez1920’li yıllar, Türk modernleşmesinin en köklü değişimleri yaşadığı döneme tekabül eder. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi kurulmuş, 1876’dan beri sürdürülen Meşrutiyet arayışları kesin surette çözülmüştür. Yürütülen büyük varoluş mücadelesinden sonra yeni devlet kurularak Cumhuriyet rejimi ile Osmanlı geleneğinin yönetim düzeyinde bütünüyle sona erdiği ilan edilmiştir. Bundan sonra arka arkaya hayata giren inkılaplar, yeni idarenin “muasır medeniyetler seviyesi”ne ulaşmak gayesiyle hareket ettiğini göstermekle beraber girişilen yeniliklerin “halka rağmen halk için” gerçekleştirildiği söylenebilir. Söz konusu dalgalı süreç, iç ve dış etkenlerin neticesinde 1930’lara doğru kendisini sorgulama ihtiyacı hisseder ve yeni modeller geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkar. Özellikle 1929’daki Dünya Ekonomik Krizi, I. Cihan Harbi sonrası kurulup ve ikinci küresel savaşa kapı aralayan yeni dünya düzeninde varlığını sürdürmeye çalışan Türkiye Cumhuriyeti’ni derin boyutta etkiler. Dünya ekonomik sistemi, ticareti bireysel girişimlere terk eden kapitalist modelin bedelini ödemeye başlar; yıllarca süren ağır savaşlardan ve Osmanlı’dan kalan borçlardan dolayı büyük ölçüde yıpranan Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi, dünyadaki devletleşme ve millîleşme yönelimlerine de uyarak ticari faaliyetleri merkezî yönetimin tekelinde toplamayı amaçlar. 1932’de bir grup Cumhuriyet aydının bir araya gelerek çıkarmaya başladığı Kadro dergisi, bu sancılı süreci toparlamak ve genç Cumhuriyet’e yeni bir ivme kazandırmak maksadıyla dolaylı yoldan bir siyasi faaliyete dönüşür.KADRO HAREKETİŞevket Süreyya Aydemir, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Dr. Vedat Nedim Tör, İsmail Hüsrev Tökin, Burhan Asaf Belge ve Mehmet Şevki tarafından Ocak 1932’de çıkartılmaya başlanan Kadro dergisi, Cumhuriyet’in onuncu yılına doğru kurgulanan millî siyaset ve ekonomi modeli üretme girişimi olarak değerlendirilebilir. Ekonomi politikalarındaki aşırı devletçiliklerinden dolayı komünistlikle de suçlanan bu girişim, daha yerli ve bu topraklara özgü bir düzen kurmayı, dönemin tek siyasi partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası’na ideolojik temel oluşturmayı hedefler. Millî Mücadele’de emperyalizme karşı galip gelerek tarihine yeni bir sayfa açan Türklerin, ekonomik faaliyetlerde kapitalizme yenik düşmemesi gerekliliği düşüncesinden hareketle, Marksist ideolojiyi Türk milliyetçiliğiyle sentezlemeye çalışan, Yakup Kadri hariç hepsi ideolojik konumları itibariyle Marksist gelenekle ilişki kuran Kadrocular, aynı zamanda inkılaplara teorik bir zemin arayışına girişir. İhtilalci görünmekten uzak duran bu anlayış, bir taraftan hayata geçen yeniliklerin toplumsal zeminde karşılık bulması gerekliliğini savunurken diğer taraftan birer Cumhuriyet eliti olarak halkın inkılapları içselleştirecek kapasitede olmadığı görüşüyle hareket eder. Onlara göre yenileşme faaliyetleri daha büyük bir heyecan ve disiplinle sürdürülmeli, sınıflaşma girişimlerinden uzak durulmalı, inkılaplar topluma bir grup seçkin aydın marifetiyle benimsetilmelidir. Bu bağlamda kendilerini bir “kumanda heyeti” olarak gören bu hareket, demokrasi ile arasına mesafe koyarak daha müstebit bir girişime dönüşür. Yayımlanmaya başladığında Çankaya’dan büyük destek gören, hatta dönemin başvekili İsmet İnönü’nün bir yazısını da yayımlayan derginin zamanla Parti’nin altı okuyla çelişki içerisinde olduğu anlaşılır. Özel sektöre karşı mesafeli tutumlarından dolayı faşistlik ve Bolşeviklikle suçlanan Kadrocular, siyasi teorileriyle de pek çok kesimin ve özellikle de Çankaya’nın tepkisini üzerine çeker. Bu nedenle ömrü uzun sürmeyerek “Her şey inkılap namına her şey inkılap için” sloganıyla derginin yayın hayatı noktalanır. CUMHURİYET’İN YÜZÜNCÜ YILINDA KADRO HAREKETİNE BAKIŞProf. Dr. Naci Bostancı’nın 1980’li yılların ortasında yüksek lisans tezi olarak kaleme aldığı, 1990’da Kadrocular ve Sosyo-Ekonomik Görüşleri adıyla Kültür Bakanlığı Yayınlar aracılığıyla okuyucuya sunduğu çalışma, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girdiğimiz bugünleri anlamlandırmak adına Kadro Hareketi üzerine halen düşünmemiz gerekliliğini gösteriyor. Sadece 36 sayı boyunca üç yıl süren bu hareket, kendi içerisinde pek çok çelişkiyi barındırmakla beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşum ve gelişim sürecindeki sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel dengelerin ne surette oluştuğuna dair genel bir okuma yapılmasına imkân sağlıyor. İlk baskısından 34 yıl sonra tekrar okuyucuyla buluşan çalışmada Bostancı, büyük tartışmalara ve tarihsel detaylara inmeden söz konusu hareketin gelişimini, ideolojik mahiyetini, ekonomi ve siyaset üzerine görüşlerini, dünyaya bakışlarını, devletçilik, komünizm, milliyetçilik hakkında değerlendirmelerini yer yer eleştirel tonla yargılamaksızın gündeme taşıyor. Bu suretle objektif bir çerçeveden sunulan Kadro hareketinin açık ve örtük amaçları, çelişkileri, geleneksel yönetim modeliyle ilişkisi, iktidarca ne ölçüde desteklendiği, inkılapları bu denli savunurken neden zamanla engellendikleri genel çerçevede işleniyor. Çalışma böylece sınırlı sayıda aydının girişimini ortaya koymanın ötesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin tek parti yönetiminde nasıl yönetildiğine, kendi entelektüel arayışlarına nasıl tepki verdiğine dair değerlendirmelere de imkân sağlıyor. Erken dönem Türk polisiyesinden iki örnekPertev Şevket’in daha önce Latin harflerine aktarılmayan ve her ikisi de polisiye kategorisinde değerlendirilebilecek olan Kırmızı Köşkün Esrarı (1927) ve Yankesiciler Kraliçesi (1928) adlı romanlarını bugünün okuruna sundu.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir