Süleymaniye'de 'ailece' bayram sabahı | Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

Süleymaniye'de 'ailece' bayram sabahı | Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

yazar:

kategori:

İslam alemi olarak bir yanımız buruk da olsa tebrikler, hayır duaları ve gülücüklerle dolu bir bayramı daha geride bıraktık. Aile büyüklerinden gelen hediyelikler, şekerlemeler ve bayram harçlıklarıyla çocuklarımızın zihninde daha da güzelleşen, hatıralarında daima mutlu hatırladıkları bayramlar oluyor. Yıllar geçse de mutlu geçen bayram sabahları unutulmuyor. Son yıllarda bu mutlu bayram sabahlarına birfiil katkıda bulunan isimlerden biri de Mimar Nihal B. Özdemir. İki çocuk annesi Özdemir, ilk oğlunun doğumundan itibaren bayram sabahlarına yeni bir soluk getirmiş. Eşi Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir ile birlikte başta kendi oğulları olmak üzere gelecek nesillerin hafızasında bayram sabahlarının bir şölen gibi hatırlanmasını umarak her Ramazan ve Kurban Bayramı’nda ellerinde çiçekler ve şekerlerle Süleymaniye Camii’nde bizleri karşılıyorlar. Büyüklerinin elini tutarak camiye gelen miniklere şekerlemeler, en güzel elbiseleriyle bayram namazına gelen kadınlara çiçekler veriyorlar. Çocuklara şeker kadınlara çiçek Anneliğinin ilk yılında başlattığı bu adetin giderek geleneksel hale geldiğini anlatan Özdemir, “İlk oğlum bu yıl 11 yaşına girecek. Biz aslında o ilk doğduğunda başlamıştık bu bayramlaşmayı yapmaya. Başta belirli adetlerde süslü paketlere oyuncaklar, şekerler koyup bayram namazında Süleymaniye Camii’ye gelen çocuklara dağıtıyorduk sadece. Zaman içerisinde ‘siz de gelin’ diye arkadaşlarımızı da davet ettik” diyor. Bundan yaklaşık dört sene önce de sadece çocukları değil, camiye bayram namazı kılmaya gelen kadınları da mutlu etmeye niyet etmiş. “Süleymaniye Camii’de bayram sabahları namaza gelen kadın sayısı çok azdı. Bir yerde aklımda, hafızamda Barış Manço’nun ‘Bugün bayram/ Erken kalkın çocuklar, Giyelim en güzel giysileri/Elimizde taze kır çiçekleri/Üzmeyelim bugün annemizi’ şarkısı kalmış olabilir. Biz çocukluğumuzda bayramları bu şarkıyla geçirdik. Belki çocukluğumdan o kır çiçeklerinden yola çıkarak böyle bir bayram havasını canlandırmak istedik. ‘Gelen kadınlara, neden böyle bir şey yapmayalım?’ diye düşünerek kadınlara da çiçek dağıtmaya başladık. Bir yerde teşvik ve bayram için de keyifli bir anı olabilirdi” açıklamasını yapıyor. Her sene bayramlaşmaya gelenlerle birlikte Özdemir’e yardım etmek isteyenlerin de sayısı artıyor. “Gelen arkadaşlar arasında öncesinde bize hazırlanmaya yardım edenler ya da orada dağıtıma yardım edenler oluyor. Oğlum da artık büyüdü. Eminönü’nde nereden şekerleme nereden hediyelikleri aldığımızı biliyor. Bayram gelince evi organize ediyor, paketleme ile kendisi ilgileniyor” diyen Özdemir, bu hediyelerin sayısının bazen beş yüzü bazen bini bulduğunu söylüyor. “Günün sonunda kadınlar kadınlara çiçek, çocuklar çocuklara şeker dağıtıyor. Bayram sabahını önemli bir kültürün inşa edildiği Süleymaniye Camii’nde geçiriyoruz” diyor. Eşi ile birlikte bu işe başlarken yeni bir gelenek inşa etmek ümidiyle başladıklarını anlatan Özdemir, “Hem Ramazan hem de Kurban Bayram’ında bu bayramlaşmayı yapıyoruz. Elhamdülillah son iki senedir fark ediyorum ki bu gelenek oturmaya başladı. Bir gelen bir daha bırakmıyor. Bir de hepimizin annesi-babası hayatta iken herkes kendi ailesiyle bir bayram kutlama telaşında oluyor. Bu yaşlarda arkadaşlar çok buluşamıyor. Biz gelen arkadaşlarla bu bayramlaşmayı da gerçekleştirmiş oluyoruz. Bir adet olarak da oturdu” ifadelerini kullanıyor. Dileğim güzellikleri camilere taşımak Ellerinde çiçeklerle onları gören kadınların çok mutlu olduğunu söyleyen Özdemir, “Mesela bazı teyzeler hiç o yaşlarına kadar çiçek almamışlar. Gelip bunu söylüyorlar, ‘Ben hayatımda ilk defa çiçek aldım’ veya ‘Gidip bu çiçekleri bayram soframı süsleyeceğim’ diyor. Bir diğeri cebine koyuyor o çiçeği ve bütün bayram o çiçek solana kadar o bayram namazında yaşadığı duyguyla beraber evine götürmüş oluyor” ifadelerini kullanıyor. En büyük arzusunun başlattığı bu geleneğin tüm büyük camilere yayılması olduğundan bahseden Özdemir, “Dinimiz, bayramlarımız hepsi çok güzel. Allah dünyayı çok estetik yaratmış. Çiçekler de Allah’ın bizlere bu dünyadaki hediyeleri. Benim dileğim bu güzellikleri camilere taşımak. görüyorum ki hem beni hem her geleni çok mutlu ediyor. İnşallah bu yaptığımız şey birilerine de örnek olur. Onlar da kendi imkanlarında kendi güçlerinde bulundukları yerde bu güzellikleri kendi topluluklarına da ulaştırmaya vesile olurlar” diyor.Bayram namazları daha kalabalık olmalıAilecek bayram namazına gitmenin maalesef bizim uzak olduğumuz bir eylem olduğunu ifade eden Özdemir, “Yurt dışında yaşayan bir Müslümansanız, bulunduğunuz yerin büyük camilerinde buluşuyorsunuz. Türkiye’de o kadar çok mabet var ki. Hepsi de mimari olarak dünyanın en güzel mabetleri arasında. Biz onlara ev sahipliği yapıyoruz ama maalesef bayramlaşmamızı orada yapmıyoruz. Bu beni çok üzen bir şeydi” diyor. İslam coğrafyasında sadece Pakistan ve Türkiye’de kadınların bayram namazlarına camiye gitmediğine dikkat çeken Özdemir, “Ama onlar dışında İngiltere’deyseniz, Amerika’daysanız gidiyorsunuz. Bu ibadeti birçok ülkede yaşıyor kadınlar. Örneğin benim ilk cemaat olduğumu hissettiğim yer Amerika’ydı. Siyahi bir kadın beni omzumdan çekip kendi safına yaklaştırdı. Tüylerimin diken diken oluşu hâlâ aklımdadır. Bizdeki eksik olan o duyguyu da belki biz yaşatabiliriz diye bir emek sarf ediyoruz. Allah da inşallah karşılığını verir” diye anlatıyor.Anne olarak değerlerime sahip çıkıyorumBayram sabahı elinde çiçekler, şekerlerle karşıladığı kişilerin önce şaşırdığını sonra bir dernek veya vakıfla ortak çalışıp çalışmadığını merak ettiklerini anlatan Özdemir, “Israrla hiçbir dernek ve vakıfa bağlı olmadığımızı söylediğimde inanamıyorlar ve şaşırıyorlar. İşin arkasında bir kurumsallık arıyorlar ama ben yalnızca bir anne olarak yaşadığım şeylere sahip çıkıyorum. Ben güzel bir çocukluk geçirdim. Bayramlarım da güzel bir aile ortamında geçti. İnsan büyüdükçe çocuklukta yaşadığı her duygunun onu yetişkinliğe hazırladığını anlıyor. O yüzden bir çocuğun gönlüne ne kadar dokunabilir, özel günlerimizde ne kadar özenli ve iyi hissettirebilirsek o kadar karşılık buluyor. Çok severek geçirdiğim bu iki bayramın ruhunu çocuklara aksettirmek istiyorum. Hem paylaşmak hem birlikte olmak istiyorum. Bayram gibi bayram kutlamayı arzu ettiğimiz için öyle bireysel bir çabamız var. Bizimle bayramda karşılaşan çocuklar bir sonraki bayram sabahı camiye gelmek için can atıyor. Sağolsun arkadaşlar, beni bu konuda yalnız bırakmıyorlar” açıklamasını yapıyor.Nasreddin Hoca beyaz perdedeTürk dünyası Nasreddin Hoca filmini ortak çekiyor. Ağustos ayında çekimlerine başlanacak olan Nasreddin Hoca-Çetin Günlerin Dostu” filminin Azerbaycanlı yönetmeni Vagıf Mustafayev, “Dünyaya Türk milletinin pratik zekâsını, karakterini ve mizah anlayışını Nasreddin Hoca anlatacak” şeklinde dile getiriyor.Bir açık hava müzesi: Bosna Doğu Demir Yolu1906 yılında hizmete başlayarak Bosna’nın doğu kısımlarını Avusturya-Macaristan yönetiminin geri kalanına bağlayan Bosna Doğu Demir Yolu, bugün geçmiş ile gelecek arasında bir hat kurmaya devam ediyor. Küçük bir kısmı turistik amaçlı olarak yeniden inşa edilen hat, yolcularını raylarına kazınan hikâyeleri, bölgenin ruhunu ve uğradığı istasyonlar arasındaki nefis manzaraları keşfetmeye davet ediyor.Akçura’nın tespitleri hâlâ önemliTürk fikir hayatının önde gelen şahsiyetlerinden Yusuf Akçura’nın 1913 yılında Suriye ve Filistin’e çıktığı seyahat notlarının aradan geçen yüz yıla rağmen hâlâ önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. İsmail Türkoğlu, “Suriye ve Filistin’in âdeta 1913’teki fotoğrafını çeken bu yazılar, dikkatli bir gözle okunmayı hak ediyor. Zira Akçura’nın o gün dile getirdikleri, bugün bu coğrafyada yaşananları daha iyi anlamamız için büyük bir önem arz ediyor” açıklamasını yapıyor.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir