Bir rapor yayınlayan İngiltere merkezli Gıda Vakfı İngiliz çocukların yetersiz ve kalitesiz beslenme sebebiyle daha kısa, daha şişman ve sağlıksız olduğunu açıkladı. Rapora göre 2013’ten itibaren çocukların kısalmaya başladığını, 2006’dan itibaren 10-11 yaş civarı çocuklarda obezitenin yüzde 30 arttığını ve son 5 yılda tip 2 diyabetin yüzde 22 yükseldiğini ortaya kondu. Çocukların aşırı kalori alımına çoğunlukla katkıda bulunan, ancak vitamin, mineral, lif, sağlıklı yağ ve kaliteli proteinden yoksun olan aşırı işlenmiş, aşırı şekerli ve tuzlu gıdaların bombardımana uğradığı belirtilen raporda şu bulgular yer aldı: İngiltere’de yetersiz beslenme sebebiyle 5 yaşındaki çocukların boyu 2013 yılından itibaren kısalırken bu sürede temel besinlerin tüketimi azalmış. İlkokulu bitiren 5 çocuktan biri obez olmuş. Düşük gelirli ailelerde sağlıklı gıdaya erişim düşmüş, yüksek kalorili besleyici olmayan gıdayı tüketen çocuklar obez olmuş. İlk ergen tip 2 diyabet 2000 yılında görülmeye başlanmış. Yıllar içinde vakalar üç katına çıkmış.Obezitede genetik şifrelerin çözümüBilkent Üniversitesi öncülüğünde, ABD, İngiltere, Kanada ve İspanya’daki bilim merkezlerinden araştırmacıların oluşturduğu konsorsiyum, obeziteye neden olan genetik şifreleri çözmek ve tedaviye imkân sağlamak için Leducq Vakfının “çığır açıcı” nitelikteki projeler için verdiği bütçe desteğini kazandı. Konsorsiyum lideri Bilkent Üniversitesinden Prof. Dr. Tayfun Özçelik, üzerinde yeterince durulmayan kahverengi yağ dokusu enerjiyi yaktığı ve metabolizmayı hızlandırdığı için çok önemli bir tedavi aracı ve hedefi olabileceğini dile getiriyor.Sokak hayvanları için ne yapılmalı?Sahipsiz hayvan problemine yönelik bilim adamlarından çözüm önerilerini “Sokak Hayvanları: Toplumsal Sorunlar ve Halk Sağlığı Sempozyumu”nda belirleyen Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) dile getirilen önerileri raporlaştırdı. Fırat Üniversitesi ve Elazığ Belediyesinin katkılarıyla düzenlenen sempozyumda mevcut durum, sorunlar, çözüm önerileri ve stratejilerin belirlenmesi için bilim adamları, akademisyenler, hukukçular, sivil toplum kuruluşu ve yerel yönetimlerin temsilcilerini bir araya geldi. Sonuç raporunda sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrol altına alınması amacıyla yaygın kısırlaştırma programlarının yapılması, bakımevi kapasitelerinin artırılması ve iyileştirilmesi öneriliyor. Çalışmalar için fon oluşturulması ve veri toplanması gerektiği dile getirilen rapora göre hayvanını terk eden ve sokağa atan kişilere yönelik denetim ve cezai işlemlerin caydırıcı hale getirilmesi gerekiyor.13 madde ile özetlediğimiz rapordaki öneriler: Yaygın kısırlaştırma programları kullanılmalı. Bakımevi kapasiteleri artırılmalı ve iyileştirilmeli. Çalışmaların etkin yürütülmesi için fon oluşturulmalı. Ev hayvanları mikroçip uygulaması ile kayıt altına alınmalı. Sokak hayvanlarına düzenli aşılama yapılmalı. Hayvan satış yerleri sıkı bir şekilde denetlenmeli. Sahipsiz hayvanları uyutma yöntemi tedavi edilemeyen ve tehdit oluşturanlar hariç üremeyi kontrol etmek amacıyla uygulanmamalı. Hayvan sahibi olmak isteyenler bilinçlendirilmeli, saldırgan eğilimli hayvanlara tasma ve ağızlık takılması zorunlu olmalı. Sahiplenme teşvik edilmeli. Sivil toplum kuruluşları ile işbirliği artırılmalı. Veri toplamak için araştırmalar yapılmalı ve sonuçlar deklare edilmeli. Hayvanını sokağa atanlara ağır ceza verilmeli ve tekrar hayvan sahiplenmeleri engellenmeli. Zoonotik hastalıklar sebebiyle bu hastalıkların önlenmesinde ‘tek sağlık’ yaklaşımı olmalı. GÖZÜME TAKILANLARYemek pişirme rekoruGanalı şef Ebenezer Smith 802 saat 25 dakika boyunca yemek pişirerek Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. En uzun süre yemek yapma rekoru kıran Smith ülkenin başkenti Akra’da 1 Şubat’ta başladığı yemek pişirme maratonunu 6 Mart’ta bitirdi. Daha önce Kasım 2023 tarihinde 119 saat 57 dakika ile rekor kıran isim İrlandalı şef Alan Fisher olmuştu.Güvenli gıda karekoduGıda işletmelerinin denetim durumunu takip ederek tüketicilerin güvenilir gıdaya ulaşması amacıyla karekod uygulaması hayata geçirildi. Her işletmeye özel karekod içeren görsel gıda işletmelerince gönüllü olarak indirilip tüketicilerin görebileceği yerlerde sergilenebilecek. Tüketiciler de görsel üzerindeki karekod üzerinden ürünle ilgili bilgilere ulaşabilecek.Helal kesim yasağı ayıbıAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Belçika’nın Valon ve Flaman bölgelerinde uygulanan helal kesim yasağının gözden geçirilmesi talebini reddederek davayı kapattı. Yasağın din özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Müslüman ve Yahudi kuruluşlar tarafından açılan davada kararın gözden geçirilmesi talebini kabul etmeyen mahkeme garip bir karara imza atmış oldu.Maraş usulü baharat“Maraş sumak ekşi külü” tescillendi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından Türk Patent ve Marka Kurumuna yapılan başvuruyla şehrin 30’uncu tescilli ürünü oldu. Toz, iri ve yaprak olmak üzere 3 şekilde piyasaya sunulan bu baharat sumak meyvelerinin dövülerek toz haline getirilmesi ve en fazla yüzde 6 oranında sofra tuzu ilave edilerek hazırlanıyor.Üretim metoduna gelince bunun için sırasıyla şu yollar izlenmektedir: Hasat edilen sumak bitkisi üzerindeki tozun uzaklaştırılması için 2-3 dakika yıkanır, saplar ayıklanır, gölgede 3-4 gün süreyle kurutulur, kurutulmuş sumak taneleri toz ve küçük saplardan ayırmak için elekten geçirilir. Sumak meyveleri değirmen taşında veya öğütme makinesinde öğütülür. Öğütülen sumak meyveleri daha sonra gıda ile temasa uygun tahta eleklerde elenir ve çekirdek ile çekirdek kabukları olarak ayrıştırılır. Ayrılan çekirdek kabukları (yaprak) ve çekirdekler (tohum) değirmende öğütülür. Öğütülen sumak çekirdekleri sırasıyla 1,5, 2,25 ve 2,75 mm çaplarında eleklerden geçirilerek farklı boyutlara sınıflandırılır ve sumak çekirdek kabuklarıyla harmanlanır. En fazla yüzde 6 oranında sofra tuzu ilave edilip karıştırılır. Cam kavanozlara veya vakumlu kaplara doldurulur. Ürünün güneş ışığı almayan, serin ve kuru ortamda muhafaza edilmesi tavsiye edilir.Daha yüzyıl önce birlikte yaşıyordukToplumda Suriye kültürünün, Türk kültüründen uzak olduğuna dair olumsuz bir algı olduğunu ve bu algının art niyetli olarak toplumda inşa edilmeye çalışıldığını ifade eden Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, “Hâlbuki Suriyelilerin önemli bir bölümü Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye geldi. Suriye’nin kuzeyi bizim Kilis’le, Antep’le, Urfa’yla, Mardin’le çok benzer bir kültüre sahipler. Ve çok değil, bu insanlar 100 yıl önce zaten birlikte yaşadığımız insanlar” açıklamasını yapıyor. Kayseri’deki olayların Türk halkının doğal bir tepkisi olmadığını ifade eden Adıgüzel, “Bu olaylarda suç odaklı hareket edecek bir kitlenin harekete geçirildiğini söyleyebiliriz. Gözaltına alınan yaklaşık 500’e yakın kişinin 300’e yakını yüz kızartıcı suçlardan sabıkalı. Türk toplumuna yakıştırmayacağımız ne kadar suç varsa bunların bir veya birkaçını işlemiş bir güruh tarafından bu eylemin yapıldığını görüyoruz. Bu eli silahlı güruh, Türk toplumunu temsil etmiyor” diyor.
Bir yanıt yazın